top of page
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Ara

Gossip Girl Ölümsüz Aşklar...

  • selinergin34
  • 18 Ağu 2015
  • 3 dakikada okunur

Gossip Girl denince akla tabiki unutlmaz çiftler ve unutulmaz aşklar geliyor.Dizi boyunca her karakterin çok fazla ilişkisi oluyor.Hatta bir süre sonra "eehh yetti be kimin eli kimin cebinde belli değil" diyesiniz geliyor fakat sadece bir kaçı hafızalarda yer edecek kadar bizi derinden etkiliyor.

Öyle bir tanesi var ki acısı ekrandan kalbimize dokunuyor,aşkı kalbimize işliyor.Yani öyle içten,öyle sahici,öyle benzersiz.Benim unutamadığım 3 ilişki oldu.Geri sayım yaparak paylaşıyorum.1 Numaradaki çift ise gerçekten 1 numarada olmayı hak ediyor.O zaman geri sayım başlasın...

3)Nate Archibald-Jenny Humphrey

Onların ki tam bir modern çağın peri masalı tadındaydı.New York'un fakir ve güzel kızı Jenny her zaman zenginlerin yaşamına özenir.Blair'in sözünden çıkmaz ama bir yandan da Blair'ın sahip olduğu her şeyi ister.Hep daha fazlasını ister ve azimli kızımız sonunda Blair'ın çocukluk aşkı Nate'i elde eder.İlk başta nasıl ya ne alaka dediğimiz ama sonrasında içimizi ısıtan bir aşk oldu onların ki.Özellikle Nate'in Jenny'ye sürekli kendisine inanmasını söyleyen tavrı hem sevgili hem koruyucu rol üstlenmesi ilişkilerine anlam katıyordu.İlişkilerinin neden bittiğini şuan hatırlamıyorum fakat bittiğine çok üzülmüştüm.Çünkü bu listede mutlu sona ulaşamayan tek aşıklar onlar.Aşklarından geriye de Nate'in bu ilişkiye ne kadar inandığını kanıtlayan bu cümlesi kaldı...

2)Dan Humphrey-Serena van der Woodsen

Kendi bildiğinden beri Serena'ya hayran olan fakat bir türlü yanına yaklaşmaya cesaret edemeyen yakışıklı,duygusal Dan Humphrey ve New York'un en gözde kızlarından güzelliğiyle baş döndüren Serena van der Woodsen.Dizi Dan'in Serena'nın döndüğünü görmesiyle başlıyor zaten.Döndüğü an Dan'le tanışan Serena ondaki farklılığı hemen fark ediyor ve Blair'ın tüm itirazlarına rağmen kısa zamanda ilişkileri başlıyor.

Lisede başlayan ilişkileri ilk başta çocuksu bir heyecan ve hevesle sürüyor ki enerjileri bize kadar yansıyor.Aralarındaki uçurumu farkında olmaları Dan'in Serena'ya ayak uydurma çabaları Serena'nın da Dan'in hayatına adapte olma denemeleri komik,sevecen,eğlenceli kimi zaman üzücü bir serüven gibi sürüklüyor insanı.

Bölümler ilerledikçe sorunları da artıyor tabi ki.Büyüyorlar,değişiyorlar,birbirlerine ayak uydurmakta zorlanıyorlar.Defalarca ayrılıp barışıyorlar.Birbirlerinin en yakın arkadaşlarıyla oluyorlar.Uzaklara savruluyorlar.Bambaşka hayatlar yaşıyorlar.Fakat aşkları sürüyor.Hatta dizi boyunca Serena'yla en çok uğraşan Serena'nın hayatını kabusa çeviren Gossip Girl'ün aslında Dan olduğunun öğrenilmesine rağmen sürüyor aşkları.Yani aslında Serena'nın en büyük düşmanı en büyük aşkı oluyor başka bir deyişle.Onların aşkı mutlu bitenlerden.

Dizinin finalinde Dan Humphrey ve Serena van der Woodsen evleniyor.Herkesin beklediği şatafatlı bir düğün yapmak yerine ev ortamında sevdikleriyle birlikte sessiz sedasız evleniyorlar.Törendeki tek şatafat Serena'nın gelinlik olarak tercih ettiği inanılmaz dikkat çekici elbise.Yani mütevazı bir sadeliğin içinde parlayan bir yıldız.Bu da aslında farklılıklarını nasıl kabul edip bir araya geldiklerini gösteriyor bizlere. Serena'nın evlilik yeminini ederken kurduğu ve aslında aşklarını özetleyen bir cümle kalıyor hafızalarda...

1)Chuck Bass-Blair Waldorf

Onlar birinciliği sonuna kadar hak ediyorlar.Gerçek hayatta da keşke birlikte olsalar diyicek kadar çok yakıştırıyorum birbirlerine.Onların aşkı bambaşka. Nate'e inat olsun diye Chuck'ın limuzininde başlayan aşklarının bu kadar büyük ve etkili olacağı kimin aklına gelirdi.

Onlar birbirlerinin adeta ruh ikizi.Sıradan olan hiç bir şey onlara göre değil.Bir yanda her zaman güçlü duran ve tüm kızların hayranlıkla baktığı Queen B,diğer yanda annesini kaybetmiş sürekli babasına kendini kanıtlamaya çalışan sorunlu Bass İmparatorluğunun tek varisi Chuck Bass.

Birbirlerine o kadar benziyorlar ki ve ikisi de o kadar inatçı ki,birbirlerine sevdiklerini söylemeleri 3 sezon alıyor.İkisi de önce diğerinin söylemesini beklerken biz saçımızı başımızı yoluyoruz.

2.sezonda beyaz konseptli bir parti de Blair'ın söylemesi için yalvardığı ama Chuck'ın söyleyemediği o sahne içimizi parçalıyor.Eminim hatırlıyorsunuz...

Sonunda beklediğimiz an geliyor ve Chuck,Blair'a sonunda açılıyor bizimde içimizde rahat ediyor.3 sezon hem bizi hem Blair'ı süründüren Chuck,geçen zamanın acısını çıkarırcasına defalarca sevdiğini söylüyor.Düşündüğümüz kadar da farklı bir ilişkileri oluyor.Chuck ve Blair sinemada,Chuck ve Blair el ele ben böyle bir ilişki istemiyorum diyen Chuck gerçekten haklı çıkıyor ve "we love games" mottosuyla bambaşka bir ilişkileri oluyor.Onlar birlikte oldukları süreden daha fazla bir süreyi ayrı geçiriyorlar ama onların aşkını bu denli büyük yapan da bu oluyor.Ne kadar uzak da olsalar yalnız ve üzgün hissettiklerinde her zaman birbirlerine sarılıyorlar.Ayrı olsalar da birbirlerinin mutlulukları için savaş veriyorlar.

Ve nihayetinde beklediğimize değiyor ve onların evlendiğine tanık oluyoruz.Her ne kadar tören biter bitmez Chuck'ı polisler götürse de dizinin finalinde onları evli,mutlu,çocuklu görüyoruz ve yüreklerimize su serpiyoruz.Onların aşklarını anlatmaya sayfalar yetmez ama ben en unutulmaz repliklerini seçtim sizin için.

xoxo

 
 
 

join us

 for the 

PARTY

Recipe Exchange @ 9pm!

join us

 for the 

PARTY

Recipe Exchange @ 9pm!

My Journey of Discovery
and Weight Loss

A year ago, I decided it’s time to change my lifestyle. This meant taking control of my life and making important decisions..

Read More About me
My Sponsers
Tag Cloud
Follow Me
  • Facebook Basic Black
  • Twitter Basic Black
  • Google+ Basic Black

© 2023 by My Weight Lost Journey. Proudly Created with Wix.com

bottom of page